29 Nisan 2013 Pazartesi

mürşidim kocakarı/eren safi

bilmiyordum. geçen kafa deng`i'nin eski bir videosunda selahattin yusuf, o ortadaki uzun saçlıya (sanırım bu adamı kimse sevmiyor) 'neden osman konuk bu denli meşhur/bilinen oldu da eren safi bilinmiyor?' meailnde sitem edince merak ettim. merakım şöyle giderildi:




içinde sanki ömrün bütün pazarları,
koskoca ve dingin bir ev hayatı,
ılık ılık akan ve hayata dair alabildiğine şey gizlidir.
süte benzetirim bu şiiri, bir de güz öğledensonralarına.

i

kendimi çok ölü hissediyorum bugünlerde
bir güneş düşüyor bir yağmur damlıyor
kendini bıçaklıyor günler
çirkin bir kız güzel bir kızdan özür diliyor
kendimi katil hissediyorum

esmiyor diye hayıflanırdım fırtına var
yalnızım derdim insandan geçilmiyor
insandan geçilmiyor; yalnızım.
allahım hayretimi artır yok,
allah´ım hayret ver!
kendimi çok ölü hissediyorum

namaza durmalı, abdest de alınır
bir kızı öpmeli kahvaltı yapmalı
gazeteyi uzatır mısın? biraz yürüyelim mi? günaydın?
sigarayla oynarsın yakmadan önce ki
düşünmeli insan bazen kısa süreler
evet namaza durmalı bir kızı öperek uyandırmalı
insan çünkü düşünmemeli bazen

insan ellerini yüzünü yıkamalı
birlikte porselen bir çaydanlıktan
dışarıyı seyretmeli dışarıda pencereden yağmur
içerde, içerde olmanın sıcaklığı
içerde içeriyle evli kızlar dışarıda aşık
evet bir kız dışarıyı seyreder ama evde oturur
evet bir ev içeridedir dışarıda yağmur
yine de namaza durmalı
yine de bir kızı öperek uyandırmalı

insan evini bahşeder, dışarıyı da
öpüşünü bahşeder kendini bahşeder bahşı bahşeder
insan bahşetmeyi bilmeli cömertlik öğrenilir
insan ellerini yüzünü yıkamalı.