15 Ekim 2016 Cumartesi

bir sütlü manyak/cevher kara


seherle sürersin saçını zehre
bu ilmektir kimin için işlersin?
ilmek dedim, belki kuyuya kement?
güzel, rehâ vermiş görülmüş değil.

kornalar seni eriten taşlardır
bakışlı ağ, üzerinden inmeyen
bilirsin bilmelisin umut olmak
ümidi vermekten bile fenadır.

tiz bir sestir, titrer değdiğin çeper
çarparsın kirpiğinle deminlere
kulağına okursun yelkovanın:
"senin adın giyotin senin adın…"

yamacına bir taş atarsam iflah
olmam sensiz de senle de hiç
diyelim senin de gönlün var bende
varoluş bir saldır biz’i taşımaz.

pusulasızdır yola çivili göz
hava gözlem dolu, sırt ise soğuk
parmak titrer uzanırken çubuğa
çakmak nereye gitti sen de mi töz?

sâkin terki-i edepten gözlerin
çıkında en tatlı lokmam senindir
fakat işgüzarlık gibi olmasın
aç mısın, bu tikeye göre mi dişin?

Tetirbe Fanzin, Sayı:2