28 Nisan 2016 Perşembe

eski kul - Tezgâh Fanzin - Sayı: 5



günlük dilde felsefe gibi şekersin lâzımsın.




I.      

keşke korkuluk olsaydı o koşan
keşke ben.
        
elimi yanağıma koydum: Öcalan.
fakat isayanağı’na üstünlük taslamıyorum
emingöz’ün Mekke’ye dalgınlığından munîs değilim
fakat bir muamma da değil
-çok garip bir fakat daha-
çelimsiz de üstelik.

kendime bakamıyorum halk kıskanıyor:
büyük balık/küçük balık/ben
-sermâye denize işiyor-

bu son ıslaklığı yerin
adaşım ölüler umut verirken
yağmurun resmettiği:     
yitiği olan bir aile yılları ne olarak sarar
yeni doğanlara o isim verilir
anısına bekâ…
anısı?
bir edâya dalıp gitmişken:
gülüşü aynı dayısı.


II.

içime bir korku düştü
şaşırdı karşılaştığı korkuya:
sağlıklı kanımla tok:
        
biri kapağı atmak deyimini ilk kez kullanır
yeni ayakkabılarını deneme sabırsızlığıyla
kürttür.
konuyla ilgisi vardır mutlaka.
        
asma filizini çiğner Erdoğan’ı düşünürüz
bize sağladığı faydaları
bize yaptığı kötülükleri
rükûdan uğultu
secdeye dökülmeyen dünyam
sızlak dünya görüşüm
bu sonucu kime göstersek ey
bunca kırgın soy…
ey.

III.

o kelimenin geçtiği tek paragraftın Türkçe'de.
kaybolmadı içindeki tıkırtı
hep bir işkil hep bir işkil

kenar mahalle tefekkürümle ben
bütün iyi insanlar bizimle sanıyordum
toslatınca durdu el tıkırdadı akıl
kalp son damlalarını aktaran bir hortum
dişleri döküldü gözün:
müthiş bir salınış harika bir çakılış
duvarın ağzı açıkta kalmıştır.

reklamlar:
koynuna almak istersin
sarmak başını okşamak
elma gibi soyuyorlar televizyon karşısında
bayrak gösteriyorlar, parmak açıyorlar
bizde filmin sonu anlaşılmaz.

VI.
        
belki boş reçel mevzuu da hikâyedir
jakuziler vardır başka şeyler anlarsınız ya felsefe uvertürü
        

:sen anımsama lan it!